as much as fills a box

listen to the pronunciation of as much as fills a box
Английский Язык - Турецкий язык

Определение as much as fills a box в Английский Язык Турецкий язык словарь

box
{i} kutu veya sandık dolusu
as much as
olduğu kadar

Çin'e gidersem, bu mümkün olduğu kadar çok Çince konuşmak amacıyla olurdu. - If I go to China, it would be for the purpose of speaking Chinese as much as possible.

Bir yabancı dili öğrenmek istiyorsan mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın. - If you want to master a foreign language, you must study as much as possible.

as much as
olabildiği kadar
as much as
aynı miktarda
box
dövüşmek
as much as
kadar

Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı. - The news surprised him as much as it did me.

Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor. - My brother eats twice as much as I do.

box
kulübe

Oradaki polis kulübesinde sorun. - Ask at the police box over there.

En yakın telefon kulübesi nerede? - Where is the nearest telephone box?

box
(mahkeme) kürsü
box
(the ile) televizyon
as much as
kadar çok

O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor. - He earns three times as much as I do.

Tom onun senin satmaya çalıştığın o zımbırtıya 300 dolar kadar çok harcamaya istekli olduğunu söylüyor. - Tom says he's willing to spend as much as $300 on that gizmo you're trying to sell.

as much as
aynı
as much as
bile
box
{f} boks yapmak
box
{i} televizyon

Televizyonda boks maçı gördüm. - I saw the boxing match on television.

Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar. - Innovators think outside the box.

box
yumruklaşm
box
hediye

Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi. - Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.

Kutular hediyedir. Onların içinde ne var? - The boxes are gifts. What do they contain?

box
{i} loca
box
(isim) kutu, sandık, kutu veya sandık dolusu; at arabacısı yeri; jüri bölmesi; kompartıman, loca, kulübe; televizyon, teyp veya radyo; tokat, yumruk; şamar, şimşir [bot.]
box
{i} jüri bölmesi
box
{f} kutulamak
box
{i} kompartıman
box
külübe av külübesi
box
{f} kutuya koymak
box
{i} at arabacısı yeri
box
{f} boks yapmak. box s.o. on the ear birinin kulağına tokat atmak
Английский Язык - Английский Язык
box
as much as
to the same extent; up to the desired amount
as much as fills a box

    Турецкое произношение

    äz mʌç äz fîlz ı bäks

    Произношение

    /ˈaz ˈməʧ ˈaz ˈfəlz ə ˈbäks/ /ˈæz ˈmʌʧ ˈæz ˈfɪlz ə ˈbɑːks/
Избранное