That car doesn't boost my self-confidence.
- O araba benim özgüvenimi artırmaz.
A good way to boost reading and listening skills in a target language is to read or listen to the news.
- Hedef dilde okuma ve dinleme yeteneklerini artırmanın iyi bir yolu okumak ve haber dinlemektir.
Unfortunately, increasing the number of traffic signals at intersections didn't help decrease the number of traffic accidents.
- Ne yazık ki kavşaklardaki trafik sinyallerinin sayısını artırmak trafik kazalarının sayısın azaltmaya yardımcı olmadı.
I must take advantage to enhance my language ability.
- Dil yeteneğimi artırmak için avantaj elde etmeliyim.
They'll debate raising taxes.
- Onlar vergileri artırmayı tartışacaklar.
Is it true they're planning on raising the minimum wage?
- Asgari ücreti artırmayı planladıkları doğru mu?
I want to increase my vocabulary.
- Kelime haznemi artırmak istiyorum.
This is a great opportunity to increase our market share.
- Bu, pazar payımızı artırmak için büyük bir fırsat.
I must take advantage to enhance my language ability.
- Dil yeteneğimi artırmak için avantaj elde etmeliyim.
Garlic is used to improve the taste of food.
- Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
I obtained the painting at an auction.
- Bir açık artırmada tablo satın aldım.
Instead of preparing a dinner by candlelight, she put her boyfriend up for auction on eBay.
- Mum ışığı yanında akşam yemeği hazırlama yerine o, eBay'da açık artırma için erkek arkadaşını satışa sundu.
The cost of life increased drastically.
- Yaşamın maliyetini büyük ölçüde artırmıştır.
He demanded that his salary be increased.
- O, maaşının artırılmasını talep etti.