Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
- Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
- The officer aroused courage in his soldiers.
Sen benim ilgimi uyandırdın.
- You've aroused my interest.
Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
- The officer aroused courage in his soldiers.
İlgilendiğim adamda arzuyu uyandırmak için ne yapmalıyım?
- What should I do to arouse desire in the man I'm interested in?
Sen benim ilgimi uyandırdın.
- You've aroused my interest.
Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
- The officer aroused courage in his soldiers.
Onu uykusundan uyandırmayın.
- Don't arouse him from his sleep!
İlgilendiğim adamda arzuyu uyandırmak için ne yapmalıyım?
- What should I do to arouse desire in the man I'm interested in?
I can't keep my eyes off the dancer, she arouses me greatly.
The new building proposals in the village are arousing unneeded discomfort.
She was snoring and nothing would arouse her.