armbanduhr

listen to the pronunciation of armbanduhr
Немецкий Язык - Турецкий язык
en. e. 'armbant: ur kol saati
[die] kol saati
en {'armbant: ur} e kol saati
kol saati
Английский Язык - Турецкий язык

Определение armbanduhr в Английский Язык Турецкий язык словарь

watch
{f} bakmak

Biz hangi programın açık olduğuna bakmaksızın televizyon izlemeye eğilimliyiz. - We are apt to watch television, irrespective of what program is on.

watch
{f} gözlemek
watch
{i} dikkat etme

Onunla konuşurken lisanına dikkat etmelisin. - You should watch your language when you talk to her.

Diyetime dikkat etmeli miyim? - Should I watch my diet?

watch
tarassut etmek
watch
nezaret etmek
watch
(Bilgisayar) gözle

Kuş gözlemciliği güzel bir hobi. - Bird watching is a nice hobby.

O gözyaşları içindeki kırmızı gözleri ile filmi izliyordu. - She was watching the film with her eyes red in tears.

watch
(Askeri) gemilerde beklenen nöbet
watch
(Askeri) vardıya
watch
-e göz kulak olmak
watch
gözetleme
watch
{f} izle

Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum. - I like watching Code Lyoko.

Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler! - In Soviet Russia, television watches the audience!

watch
{f} kollamak
watch
{i} gözetleme, tarassut
watch
(Askeri) GÖREV SÜRESİ: Bak. "tour of duty"
watch
{f} gözetlemek
watch
{i} nöbetçilik, nöbet tutma
watch
{i} nöbet yeri/süresi
watch
{i} gözaltı
watch
{i} kol saati; cep saati
watch
{f} yolunu gözlemek
Немецкий Язык - Английский Язык
wristwatch

He owns a very valuable wristwatch. - Er besitzt eine sehr wertvolle Armbanduhr.

This wristwatch is very valuable. - Diese Armbanduhr ist viel wert.

wrist watch
watch
watch to
Batterieuhr (Armbanduhr)
battery watch
automatische Armbanduhr
self-winding wrist watch
eine Armbanduhr auf Edelsteinen lagern
to jewel a wristwatch