I cannot accept this gift.
- Bu armağanı kabul edemem.
A wife who can be quiet is a gift of God.
- Sessiz olabilen bir bayan eş Tanrının bir armağanıdır.
We spent too much for Christmas presents this year.
- Bu yıl Noel armağanları için çok fazla harcadık.
You need to buy Tom a present.
- Tom'a bir armağan alman gerekir.
Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.
- Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.
We spent too much for Christmas presents this year.
- Bu yıl Noel armağanları için çok fazla harcadık.
A kiss is one of life's most precious gifts.
- Bir öpücük yaşamın en değerli armağanlarından biridir.