Kanepedeki minderler koltuklardakilerle eşleşmiyor.
- The cushions on the sofa don't match those on the armchairs.
Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
- Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.
- We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
Silah ihracatı yasaklandı.
- Arms export was prohibited.
Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.
- The armed forces succeeded in occupying the entire territory.
Tom silahlı kuvvetlere katıldı.
- Tom has joined the army.
Galaksinin Yay ve Perse takım yıldızı bölümleri binlerce yıl keşfedilmemiş olarak kaldı.
- The Sagittarius and Perseus Arms of the galaxy remained unexplored for thousands of years.
O, bu günlerde onunla arasına mesafe koyuyor.
- She keeps him at arm's length these days.
O, kolunu onun beline koydu.
- He put his arm around her waist.
Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
- They asked for permission to arm their ships.
O erkeğin kolu benimkine hafifçe çarptı.
- His arm brushed against mine.
Erkek kardeşim bir ağaçtan düştü ve kolunu kırdı.
- My brother fell out of a tree and broke his arm.
Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
- This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
Onun çok güçlü kolları var.
- He has very strong arms.
Tom silahlı soygun için cezasını doldurdu.
- Tom did time for armed robbery.
Silah ihracatı yasaklandı.
- Arms export was prohibited.
Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
- They asked for permission to arm their ships.
Tom bir tabanca ve bir bıçakla kendini silahlandırdı.
- Tom armed himself with a gun and a knife.
Ordu cephaneliğini düşmana bıraktı.
- The army surrendered its arsenal to the enemy.
Bebek annesinin kucağında uykuya dalmıştı.
- The baby was sound asleep in her mother's arms.
Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
- They asked for permission to arm their ships.
Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.
- They were accused of supplying arms to terrorists.
Tom askere yazılmaya karar verdi.
- Tom decided to enlist in the army.
Savaşın başladığını duymuştu fakat savaş babası askere alınıncaya kadar anlaşılmadı.
- He had heard that war had started, but it didn't sink in for a long time until his father was drafted into the army.
Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
- They asked for permission to arm their ships.
Mary bana sarılmak için kollarını açtı.
- Mary opened her arms to hug me.
Tom bana sarılmak için kollarını açtı.
- Tom opened his arms to hug me.
Shelburne Bay is an arm of Lake Champlain.
The robot arm reached out and placed the part on the assembly line.
The arm and forearm are parts of the upper limb in the human body.
She stood with her right arm extended and her palm forward to indicate “Stop!”.