I am surprised that your family has a Japanese car.
- Ailenizin bir Japon arabasına sahip olduğuna şaşırdım.
The name of Marco's car is 'Thunder Giant'.
- Marco'nun arabasının adı Thunder Gianttir.
Where are the luggage carts?
- Bagaj arabaları nerede?
Tom got in the golf cart.
- Tom golf arabasına bindi.
Selling motorcars is my business.
- Arabalar satmak benim işim.
We are producing spare parts in an automobile factory.
- Bir araba fabrikasında yedek parça yapıyoruz.
Thousands of Americans owned automobiles.
- Binlerce Amerikalı araba sahibiydi.
I was recently in an automobile accident.
- Geçenlerde bir araba kazası geçirdim.
Thousands of Americans owned automobiles.
- Binlerce Amerikalı araba sahibiydi.
He robbed the mail coach.
- O, posta arabasını soydu.
This vehicle eventually became a successful family car.
- Bu araç sonunda başarılı bir aile arabası oldu.
Fire engines have priority over other vehicles.
- İtfaiye arabalarının diğer araçlara göre önceliği vardır.
A car has one steering wheel.
- Bir arabanın bir direksiyon simidi vardır.
Jack explained to me how to change the wheel of the car.
- Jack arabanın tekerleğinin nasıl değiştirileceğini bana anlattı.
Does Tom still drive a station wagon?
- Tom hâlâ steyşın araba kullanıyor mu?
The motorcycle crashed into a car.
- Motosiklet bir arabaya çarptı.
Felipe has two cars and one motorcycle.
- Felipe'nin iki arabası ve bir motosikleti var.
Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.
- Tom her zaman onun arabasındaki sandıkta bir set atlama kabloları saklar.
Every once in a while, a carriage passed by me.
- Arada bir yanımdan bir araba geçti.
Precisely at nine o'clock came the Princess in the carriage with four horses.
- Prenses saat tam dokuzda dört atlı arabasıyla geldi.