Sorumlu memur içeri girmeme izin verdi.
- The official in charge let me in.
Bazı memurlara rüşvet verilmiş olabilir.
- Some officials may have been corrupted.
Resmî evrakları imzalayamadı.
- He could not sign official papers.
Jabulani, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın resmi maç topudur.
- The Jabulani is the official match ball of the 2010 FIFA World Cup.
Yetkililerin yasağı kaldırmasını rica etti.
- He asked the officials to lift the ban.
O, bu kasabanın sakinleri tarafından bir yetkili seçildi.
- He was elected an official by the inhabitants of this town.
Bir gümrük görevlisi, bavulumu açmamı istedi.
- A customs official asked me to open my suitcase.
Gümrük görevlileri Tom'u tepeden tırnağa aradılar.
- Customs officials carried out a full body search on Tom.
Gümrük memurları kutuları inceledi.
- The customs officials examined the boxes.
Gümrük memurları bütün gemiyi araştırdılar.
- The customs officials searched the whole ship.
Devlet başkanına yalnızca yüksek memurlar ulaşabiliyordu.
- Only high officials had access to the President.
Bu devlet memurları rüşvetçidir.
- These government officials are corrupt.