Bebeğiniz pişiklere eğilimli ise, bebeğinizin altını temizledikten sonra bebek bezi kremi, toz veya vazelin uygulamak isteyebilirsiniz.
- If your baby is prone to rashes, you may want to apply diaper cream, powder, or petroleum jelly after cleaning your baby's bottom.
Başvurmak için bizzat gitmelisin.
- In order to apply, you have to go in person.
Bir vize için başvurmak istiyorum.
- I'd like to apply for a visa.
Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış.
- It is up to you to apply for the job.
İyi bir sonuç için iki tabaka boya uygula.
- Apply two coats of the paint for a good finish.
Bu durumda bu kuralı uygulayabilir miyiz?
- Can we apply this rule in this case?
Tom Mary'den vize için nasıl başvurulacağını öğrenmesini rica etti.
- Tom asked Mary to find out how to apply for a visa.
Tom bir bilgisayar şirketindeki bir iş için başvuracak.
- Tom is going to apply for a job with a computer company.
O, işsizlik yardımı için başvurmak istiyor.
- He wants to apply for JSA.
Bir iş için başvurmak istiyorum.
- I'd like to apply for a job.
Tom, Harvard'a başvurmam için beni yüreklendirdi.
- Tom encouraged me to apply to Harvard.
Daha çok bilgi için ofise başvurun.
- Apply to the office for further details.
Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış.
- It is up to you to apply for the job.
Sen yaşına bakılmaksızın bir fiziksel uygunluk testi için başvuruda bulunabilirsin.
- You can apply for a physical fitness test regardless of your age.
Bu sadece eril isimlere mi uygulanır?
- Does it only apply to masculine nouns?
Kural bu duruma uygulanamaz.
- The rule does not apply to his case.
Bugünün kuramsal matematiği yarının uygulamalı matematiğidir.
- Today's pure mathematics is tomorrow's applied mathematics.
Botanik, uygulamalı bir bilim dalıdır.
- Botany is an applied science.
Tolerans kötülüğe uygulandığında bir suç olur.
- Tolerance becomes a crime when applied to evil.
Dikkatsizce uygulandığı zaman bilim tehlikeli olabilir.
- Science can be dangerous when applied carelessly.
Bugünün nazari matematiği yarının tatbikî matematiğidir.
- Today's pure mathematics is tomorrow's applied mathematics.
O, sınıfta öğrendiğini deneyde uyguladı.
- She applied what she had learned in class to the experiment.
Bu kural her durumda uygulanamaz.
- This rule can't be applied to every situation.
Bu bir yasadır, bu yüzden herkese uygulanır.
- This is a law, so it applies to everybody.
Bu baskıyı kim uyguluyor?
- Who's applying this pressure?
Many of them don't know it, but almost a third of the inmates are eligible to apply for parole or work-release programs.
I applied myself to him for help.
Yet God at last To Satan, first in sin, his doom applied.
That rule only applies to foreigners.
Apply thine heart unto instruction, and thine ears to the words of knowledge.
His parents wished he'd applied himself better while he was in school.
... apply makeup. ...
... up, how did you learn how to apply makeup on when you were ...