Dış görünüşlere aldanmayın.
- Don't be fooled by appearances.
Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
- No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
İnsanları dış görünüşüyle yargılamayın.
- Don't judge a person by his appearance.
Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
- No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
İnsanları görünüşle yargılama.
- Don't judge people by appearance.
O kişisel görünüşünü çok umursar.
- She cares a lot about her personal appearance.
Tom zayıf görünmek istemez.
- Tom doesn't want to appear weak.
Ben nankör görünmek istemiyorum.
- I don't want to appear ungrateful.
İki erkek kardeş görünümde oldukça farklı.
- The two brothers are quite unlike in their appearance.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
Asla reddedemeyeceğin iki şey vardır, seks ve televizyona çıkmak.
- There are two things you never turn down: sex and appearing on television.
Onun görünmesi partiyi canlandırdı.
- His appearance animated the party.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?
- Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents?
Perdede bir kızın silueti belirdi.
- A silhouette of a girl appeared on the curtain.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
O, dışarıya belli etmedi.
- She managed to keep up appearances.
Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
- No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
İlk görüntüsünü bir müzisyen olarak yaptı.
- She made her first appearance as a musician.
Büyük bir adam görüntüsünü önemsemez.
- A great man doesn't care about his appearance.
Aniden ortaya çıkmasına şaşırdım.
- I was surprised by his sudden appearance.
Onun aniden ortaya çıkması hepimizi şaşırttı.
- His sudden appearance surprised us all.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
Onun görünüşü ve davranışı beni ondan utandırdı.
- His appearance and behavior made me ashamed of him.
Tom çok dindar gibi gözükmüyor.
- Tom doesn't appear to be very religious.
O, güçlü ve sağlıklı gözüküyor.
- He appears to be strong and healthy.
And God ... said, Let ... the dry land appear.
A great writer appeared at that time.
Judge not according to the appearance. --John. vii. 24.
The patient had a small bowel obstruction and there was no appearance until after the obstruction resolved.
And now am come to see . . . It thy appearance answer loud report. --Milton.
Will he now retire, After appearance, and again prolong Our expectation? --John Milton.
There was a strange appearance in the sky.
His sudden appearance surprised me.
With tact and management it would be possible to partially satisfy creditors, and keep up appearances for six months more.
The question of money always rears its ugly head in the matters of business.
Tom hasn't yet made an appearance.
- Tom hasn't made an appearance yet.
Tom hasn't made an appearance yet.
- Tom hasn't yet made an appearance.
... despite appearances stempel isn't a capital ...