Birkaç imla hatasının dışında, o iyi bir evrak.
- It's a good paper, apart from a few spelling mistakes.
İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.
- Apart from English, he also teaches math.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
- Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
Tom ve genç erkek kardeşinin ayrı olduğunu söyleyemem.
- I can't tell Tom and his younger brother apart.
Biz sadece iki haftayı ayrı geçirdik.
- We've just spent two weeks apart.
Tamir etmek için radyoyu parçalara ayırdım.
- I took the radio apart to repair it.
O, bir saati parçalara ayırdı.
- He took apart a watch.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
Tom'un dairesinde başka ne buldun?
- What else did you find in Tom's apartment?
Tom çalıştığı yerden çok uzakta olmayan bir daire bulmalı.
- Tom needs to find an apartment not too far from where he works.
Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
- For many books, the covers are too far apart.
Şeyler parça parça oluyor.
- Things are coming apart.
All right, but apart from the sanitation, the medicine, education, wine, public order, irrigation, roads, a fresh water system, and public health, what have the Romans ever done for us? - Life of Brian.
A handful of examples apart, an English preposition precedes its complement.
... Second is that apart from the death of the article, isn't ...
... ALAN RUSBRIDGER: Apart from The Guardian. ...