On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
- It is difficult to translate a poem into another language.
Neden bunu bir daha denemiyoruz?
- Why don't we give this another try?
Tom resme bir daha baktı.
- Tom took another look at the picture.
Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir.
- When a word is borrowed from another language, it frequently begins by having the same meaning; but with continued use in both languages, the now separate words may accrete disparate connotations.
Oldukça farklı bir nedenden dolayı ona yazdım.
- I wrote to him for quite another reason.
Otobüsler art arda ayrıldı.
- The buses left one after another.
O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.
- She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum.
- I'd like to exchange this book for another one.
Lütfen bana başka bir tane daha gösterir misiniz?
- Would you please show me another one?
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
- Please show me another one.
Lütfen bir tane daha al.
- Please take another one.
Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun.
- When you remember your own crimes, you forget another's.
Başka biri oldum gibi hissediyorum.
- I feel like another person.
Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
- When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.
- Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.
Başkası konuşuyorken sözünü kesme.
- Do not interrupt when another is speaking.
Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster.
- I don't like this. Show me another.
Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
- Each house is within shouting distance of another.
Söz vermek bir şeydir, ve diğeri yerine getirmektir.
- It is one thing to promise, and another to perform.
Fadıl asla başka birisine zarar veremez.
- Fadil can never hurt another person.