Tom ve Mary endişeyle dışarıda bekliyor.
- Tom and Mary are anxiously waiting outside.
Tom endişeyle etrafına bakındı.
- Tom anxiously looked around.
Kocasının dönüşünü hevesle bekledi.
- She waited eagerly for her husband's return.
O çok hevesle İngilizce çalıştı.
- She studied English very eagerly.