Seni rahatsız etmek istemedim.
- I didn't want to annoy you.
Tom bunu sadece Mary'yi rahatsız etmek için yapıyor.
- Tom is doing that just to annoy Mary.
Facebook her zaman promotörleri kızdırmak için bir yol bulur.
- Facebook always finds a way to annoy promoters.
O onu sadece onu kızdırmak için yapıyor.
- She is doing that only to annoy him.
Gerçekten can sıkıcısın.
- You are really annoying.
İnsanlar iş yerlerinde cinsel ilişkide bulunduğunda, bu can sıkıcıdır.
- It's annoying when people make out at work.
Şehir yaşamının gürültüsü beni çok sinirlendiriyor.
- The noise of city life annoys me greatly.
Onun konuşma şekli beni sinirlendiriyor.
- His way of speaking annoys me.
Canımı sıkmak için hataları kasıtlı olarak yaptı.
- He made mistakes on purpose to annoy me.
O bütün gün canımı sıkmaktan başka bir şey yapmaz.
- She does nothing but annoy me all day long.
Beni kızdırmaya başlıyorsun.
- You're starting to annoy me.
Tom Mary'yi kızdırıyor.
- Tom is annoying Mary.
Connie liked to annoy her brother by using him as a leg rest.
The home far and away, the distance where lives joy, / The cure, at once and ever, of world and world's annoy .
Marc loved his sister, but when she annoyed him he wanted to switch her off.