Mother always gets up early in the morning.
- Anne her zaman sabahları erken kalkar.
He looks just like his mother.
- Tıpkı annesine benziyor.
This is his maternal grandfather.
- Bu onun anne tarafından büyük babası.
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
My mum likes tea very much.
- Annem çayı çok sever.
Mum! Can you pass me the toilet paper?
- Anne! Bana tuvalet kağıdını uzatabilir misin?
Look Mummy, I can read!
- Bak anne, okuyabiliyorum!
Mummy, where's my hanky?
- Anne, mendilim nerede?
Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
- Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
My mom doesn't speak English very well.
- Annem İngilizce'yi çok iyi konuşamaz.
How many eggs did mammy buy?
- Annen kaç tane yumurta aldı?
Mammy, you are an exploiter!
- Anne, sen bir sömürücüsün!
Mama, Tom won't gimme back my toy!
- Anne, Tom benim oyuncağımı geri vermeyecek!
I still call my mother Mama.
- Hâlâ anneme ana diyorum.
Your mamma's so fat, she'd break London Bridge.
- Senin annen o kadar şişmanki, Londra Köprüsü'nü çökertiyordu.
Mammy, you are an exploiter!
- Anne, sen bir sömürücüsün!
How many eggs did mammy buy?
- Annen kaç tane yumurta aldı?
Maternal love is the greatest thing.
- Anne sevgisi en muhteşem şeydir.
Maternal love is greater than anything else.
- Anne sevgisi her şeyden daha büyüktür.
Oh, it makes such a difference. It looks so much nicer. When you hear a name pronounced can't you always see it in your mind, just as if it was printed out? I can, and A-n-n looks dreadful, but A-n-n-e looks so much more distinguished. --.