O, kendini yeterince çekici olarak düşündü.
- He thought of himself as being charming enough.
Joan kız kardeşi kadar çekici.
- Joan is as charming as her sister.
Ne cazibeli bir çift!
- What a charming couple!
Sanırım o, alımlı ve çekici.
- I think she is charming and attractive.
Tom büyüleyici ve dayanılmaz.
- Tom is charming and irresistible.
Komşumuz kendini büyüleyici bir at satın aldı.
- Our neighbour bought himself a charming horse.
Senin eksantrikliğin seni ya sevimli ya da sıkıcı yapabilir.
- Your eccentricities can make you either charming or tedious.
Tom'un sevimli olduğunu inkar edemezsin.
- You can't deny that Tom is charming.
Komşumuz kendini büyüleyici bir at satın aldı.
- Our neighbour bought himself a charming horse.
Tom büyüleyici ve dayanılmaz.
- Tom is charming and irresistible.
She always conducted herself honorably and gracefully.
- Sie benahm sich immer ehrenhaft und anmutig.
We must learn to meet adversity gracefully.
- Wir müssen lernen, Widrigkeiten anmutig zu begegnen.