O, soğuk olmasına rağmen ateşi yakmadı.
- Though it was cold, he didn't light the fire.
Sigaram için bana bir ateş ver.
- Give me a light for my cigarette.
Onun yüzünü loş bir ışıkta gördüm.
- I saw his face in the dim light.
Lütfen gittiğinizde ışıkları kapatınız.
- Please turn out the lights when you leave.
You should have a light on.
- Du solltest das Licht anmachen.
You should have a light on.
- Sie sollten das Licht anmachen.