Every day many human lives were lost there in political conflicts.
- Orada siyasi anlaşmazlıklarda her gün birçok insan hayatını kaybetti.
The conflict escalates.
- Anlaşmazlık tırmanıyor.
What do you do when you have a financial disagreement in your family?
- Ailende bir mali anlaşmazlık olduğu zaman ne yaparsın?
There's no disagreement here.
- Burada bir anlaşmazlık yok.
There was a controversy about the location of the new school.
- Yeni okulun yeri ile ilgili anlaşmazlık vardı.
There was a dispute about our bill.
- Yasa tasarımız hakkında bir anlaşmazlık vardı.
After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise.
- Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.
There's been a lot of discord in the office lately.
- Son zamanlarda ofiste birçok anlaşmazlık oldu.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
He is always at odds with his boss.
- O her zaman patronuyla anlaşmazlık içinde.
A deep rift opened up between them.
- Onlar arasında derin bir anlaşmazlık açıldı.
I am writing a thesis about international disputes after World War II.
- II. Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası anlaşmazlıklar hakkında bir tez yazıyorum.
Industrial disputes are still a problem.
- Endüstriyel anlaşmazlıklar hala bir sorundur.
International disputes must be settled peacefully.
- Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.
I would like you to stop personalizing disputes.
- Kişiselleşen anlaşmazlıkları durdurmanı istiyorum.