Erkek kardeşim Tokyo'da yaşıyor.
- My brother lives in Tokyo.
O Taro'nun erkek kardeşi.
- He is Taro's brother.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Sen bir günde yaşlanmadın.
- You haven't aged a day.
Matt Rita'nın kayınbiraderi.
- Matt is Rita's brother-in-law.
Kayınbiraderim önemsiz konulardan kolayca sinirlenir.
- My brother-in-law easily loses his temper from trivial matters.
Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü.
- Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.
Dört buçuk yaşında yüzmeyi öğrendim.
- I learned to swim aged four and a half.
Bugün Tom'un erkek kardeşiyle birlikte sinemaya gideceğim.
- Today I'll go to the cinema with Tom's brother.
İki erkek kardeş birlikte seyahat için gitti.
- Two brothers went to travel together.