Sometimes too much to drink is barely enough.
- Bazen içecek çok fazla şey ancak yeterlidir.
We have barely enough bread for breakfast.
- Ancak sabah kahvaltısı için yeterli ekmeğimiz var.
Tom wanted to be just friends. However, Mary wanted much more.
- Tom sadece arkadaş olmak istedi. Ancak, Mary çok daha fazlasını istedi.
It's a biggish chair, but it'll just barely fit through the doorway.
- Büyükçe bir sandalye, ama kapı aralığından anca geçer.
However, what's interesting is that whilst there are people whose computer use has become a problem, there are also people who have recovered from illness because of using computers.
- Ancak, bazı insanlar bilgisayar kullanmaktan hasta olurken, bazı insanların bilgisayar kullanarak iyileşmeleri ilginçtir.