We had to call the locksmith.
- Anahtarcıyı aramak zorundaydık.
The mayor presented him with the key to the city.
- Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
How many keys? asked Pepperberg.
- Kaç tane anahtar? Pepperberg sordu.
He was feeling for the light switch in the dark.
- Karanlıkta el yordamıyla ışık anahtarını arıyordu.
Tom clicked the light switch on.
- Tom lamba anahtarını açtı.
What's up? I don't have the wrench. What wrench? The bicycle wrench.
- Ne haber? Anahtarım yok. Ne anahtarı? Bisiklet anahtarı.
Tom sneaked up behind the guard and clobbered him with a monkey wrench.
- Tom korumanın arkasına sinsice yaklaştı ve onu İngiliz anahtarıyla dövdü.