Zaten Çince yazabiliyorum.
- I can already write in Chinese.
Ben zaten iki saattir buradayım.
- I've already been here two hours.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
Ben istasyona vardığımda, tren çoktan hareket etmişti.
- The train had already started when I got to the station.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Önceden akşam yemeğini yedin mi?
- Have you eaten your dinner already?
Postacı önceden geldi mi?
- Has the mailman already come?
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Tom'un Mary'nin daha önce evli olduğunu bildiğinden şüpheliyim.
- I doubt that Tom knew that Mary was already married.
Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
- The student has already solved all the problems.
Önceden biletinizi aldınız mı?
- Have you already bought your ticket?
Ben zaten biletimi aldım.
- I've already bought my ticket.
Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- My son can already count up to one hundred.
O iki yaşında, ama şimdiden 100'e kadar sayabiliyor.
- She is two years old, but she can already count to 100.
Dil sınıfı için kompozisyonunu halen bitirmedin mi?
- Have you already finished your composition for language class?
Tom neden onu halen yapmadı?
- Why hasn't Tom already done that?