Bana kayıtlarına giriş izni verdi.
- She gave me access to her records.
Polis yola girişi kısıtladı.
- The police restricted access to the road.
Onun belgelere erişim hakkı vardı.
- He had access to the papers.
Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.
- All students have access to the library.
Kablo olmadan internete ulaşmak mümkündür.
- It is possible to access the Internet without a wire.
Nedense benim e-postama erişemedim.
- For some reason I couldn't access my e-mail.
Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.
- I often use SSH to access my computers remotely.