Tom babasını etkilemek için çok çalışıyor.
- Tom has been trying hard to impress his father.
Seni etkilemek istiyordum.
- I wanted to impress you.
Sergi çok etkileyiciydi.
- The exhibition was very impressive.
Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
- Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
Such admonitions, in the English of the Authorized Version, left an indelible impress on imaginations nurtured on the Bible .