İzlenimin nedir, doktor?
- What's your impression, doctor?
Sana o izlenimi vermeyi kastetmemiştim.
- I didn't mean to give you that impression.
O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
- He made a favorable impression on his bank manager.
-O reklam güçlü bir izlenim bırakıyor-Özellikle müzik.O, kafanın içinde kalıyor.
- That commercial makes a strong impression - especially the music. It stays in your head.
O gün bende derin bir etki bıraktı.
- That day left a deep impression on me.
O zamanlar genç ve kolay etkilenendim.
- I was young and impressionable at that time.
Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.
- Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
Doğruyu söylemediğin kanısındayım.
- I get the impression that you aren't telling the truth.
Genç insanlar çok hassastır.
- Young people are very impressionable.
O zamanlar genç ve hassastım.
- I was young and impressionable at that time.
Çin bana birçok farklı izlenimler verir.
- China gives me many different impressions.
Onun hakkında izlenimlerin neydi?
- What were your impressions of it?
His head made an impression on the pillow.
What is your impression of Beatles' music?.
... from the left such an impression denies ...
... entering once the first decision the first impression or prejudice ...