an idea; an instance of thinking

listen to the pronunciation of an idea; an instance of thinking
Английский Язык - Турецкий язык

Определение an idea; an instance of thinking в Английский Язык Турецкий язык словарь

thought
{i} düşünme: He was lost in thought. Düşünceye dalıp gitmişti
thought
{i} niyet
thought
f., bak. think
thought
{i} ilgi

Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm. - I thought his opinion was relevant.

Tom'a Mary ile ilgili ne düşündüğünü sordum. - I asked Tom what he thought of Mary.

thought
tefekkür
thought
düşünceli

O, çok düşünceli bir kişidir. - He is a very thoughtful person.

Tom'un yüzünde düşünceli bir bakış vardı. - Tom had a thoughtful look on his face.

thought
dalgın
thought
kanı

Ben onun babası olduğunu düşündüğüm adam tam bir yabancı olduğunu kanıtladı. - The man who I thought was his father proved to be a perfect stranger.

Bir şarkıcı olduğunu düşündüğüm kız farklı bir kişi olduğunu kanıtladı. - The girl who I thought was a singer proved to be a different person.

thought
görüş

Seninle ilişkiyi bitirseydim, seninle tekrar görüşmek zorunda kalmayacağımı sandım. - I thought if I broke up with you, I'd never have to see you again.

Tom görüşünü kaybettiğini düşündüğünü söyledi. - Tom told me that he thought he was losing his sight.

thought
düşünme

Hiçbir müzisyen o müziği cenaze töreninde çalmayı düşünmezdi. - No musician would have thought of playing that music at the funeral.

Bir yılanı sadece düşünmek beni titretiyor. - The mere thought of a snake makes me shiver.

thought
düşünülmek

Manuel ateşli silahın 14. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir. - It is thought that manual firearms appeared in the 14th century.

Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir. - Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.

thought
düşünce

O çok düşünceli ve sabırlı. - She is very thoughtful and patient.

Kelimeler düşünceleri ifade eder. - Words express thoughts.

thought
(isim) düşünce, fikir, sanı, görüş, kanı, niyet, düşünme, özen, ilgi, felsefe, az şey
thought
tartmak
thought
{i} sanı

Ben onun seni sevdiğini sanıyordum, ama gerçekte, o başka bir kız seviyordu. - I thought he loved you, but as it is, he loved another girl.

Sanırım Tom ziyarete gelmek için çok geç olduğunu düşündü. - I guess Tom thought it was too late to come visit.

thought
a happy thought mutluluk veren düşünce
thought
{i} felsefe: French thought Fransız felsefesi
thought
tasavvur
thought
kanaat
thought
{i} düşünce, fikir
Английский Язык - Английский Язык
thought
an idea; an instance of thinking

    Расстановка переносов

    an idea; an in·stance of think·ing

    Произношение

Избранное