Onun argümanı gerçeklere dayalıydı.
- His argument was based on facts.
Onun argümanı mantıklı idi.
- His argument was logical.
Bir sebebe zarar vermenin en haince yolu kasten yanlış görüşleri savunmaktan oluşur.
- The most perfidious way of harming a cause consists of defending it deliberately with faulty arguments.
Savaş için bir kanıt sundu.
- He presented an argument for the war.
Tartışma hızla kontrolden çıktı.
- The argument quickly got out of control.
Onların tartışması sonunda berabere bitti.
- Their argument eventually ended in a draw.
Savaş için bir kanıt sundu.
- He presented an argument for the war.
Bu iddia, söz sanatından başka bir şey değil.
- This argument is nothing more than rhetoric.
Bu fikir benim iddiamın temelidir.
- This idea is the basis of my argument.
Dün gece bu konuda tartıştık.
- We had an argument about it last night.
Konuşmacının tartışması konuyla alâkasızdı.
- The speaker's argument was off the point.