O, sahneye şaşırmıştı.
- He was surprised at the scene.
Güzel sahneyi izledik.
- We gazed at the beautiful scenery.
Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
- A crowd gathered at the scene.
Olay yerinde bulunduğuna dair ona karşı herhangi bir kanıt yoktu.
- There was no evidence against him found at the scene.
Manzara beni daha genç günlerime geri götürdü.
- The scenery carried me back to my younger days.
Manzara kelimelerle tanımlanamıyordu.
- The scenery was beyond description.
Herkesin önünde rezalet çıkarmayın.
- Don't make a scene in public.
Sami, Leyla'nın düğününde bir rezalete neden oldu.
- Sami caused a scene at Layla's wedding.
Bu heyecanlandırıcı bir sahne.
- That's a heartwarming scene.
Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
- A crowd gathered at the scene.
Olay yerinde bulunduğuna dair ona karşı herhangi bir kanıt yoktu.
- There was no evidence against him found at the scene.
Gerçekten sahne dekorunda bir değişiklik kullanabilirim.
- I could really use a change in scenery!
Bir sahne dekoru değişikliğinin bizi iyi yapabileceğini düşündüm.
- I figured a change of scenery might do us good.
Gerçekten sahne dekorunda bir değişiklik kullanabilirim.
- I could really use a change in scenery!
Bir sahne dekoru değişikliğinin bizi iyi yapabileceğini düşündüm.
- I figured a change of scenery might do us good.