Hırs onu cinayete sürükledi.
- Ambition drove him to murder.
Bu politikacı hırs dolu.
- That politician is full of ambition.
Mary hırslı bir adamla evlenmek istiyordu.
- Mary wanted to marry a man with ambition.
Bu benim yaşam tutkum.
- This is my life's ambition.
Onun tutkusu bir büyükelçi olmaktır.
- Her ambition is to become an ambassador.
Mary hırslarını gerçekleştireceğini söylüyor.
- Mary says she will follow through on her ambitions.
Senin hırsların nedir?
- What are your ambitions?
... ambitions into-- ...