Sizin şefkatiniz beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.
- Your compassion never ceases to amaze me.
Tom beni şaşırtmaktan asla vaz geçmez.
- Tom never ceases to amaze me.
Sirkler çocukları şaşırttı ve sevindirdi.
- The circus amazed and delighted the children.
Onun akıllılığı sık sık beni şaşırtır.
- Her cleverness often amazes me.
O şaşkınlık içinde baktı.
- She looked in amazement.
El yazısı kullanabilen genç insanların sayısının gitgide azaldığını şaşkınlıkla öğrendim.
- I was amazed to learn that fewer and fewer young people can write in cursive.
Shattuck looked at him in amaze.