Sizin şefkatiniz beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.
- Your compassion never ceases to amaze me.
Tom beni şaşırtmaktan asla vaz geçmez.
- Tom never ceases to amaze me.
Onun akıllılığı sık sık beni şaşırtır.
- Her cleverness often amazes me.
Onun ani istifası beni şaşırttı.
- I was amazed at his abrupt resignation.
İkimiz de şaşkınlık içinde gülümsedik.
- We both smiled in amazement.
Tom şaşkınlık içinde izledi.
- Tom watched in amazement.
Shattuck looked at him in amaze.
He was amazed when he found that the girl was a robot.
amazeth many men that are to speak or show themselves in public assemblies, or before some great personages .