amacı

listen to the pronunciation of amacı
Турецкий язык - Английский Язык
(Bilgisayar) purpose

He went to Italy for the purpose of studying music. - O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.

He decided to go to Paris for the purpose of studying painting. - O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.

Have set as one's purpose; resolve to accomplish; intend; plan
A result that is desired; an intention
The reason for which something is done, or the reason it is done in a particular way
{n} an intention, design, effect, example
an anticipated outcome that is intended or that guides your planned actions; "his intent was to provide a new translation"; "good intentions are not enough"; "it was created with the conscious aim of answering immediate needs"; "he made no secret of his designs"
To set forth; to bring forward
The branch has no authority in agreements where there was never any intent to create a landlord and tenant relationship But, sometimes a tenant and landlord relationship is created when a mortgage is in default The branch does become involved if, at a certain point, the mortgagee/new owner and former owner agree that a landlord and tenant relationship now exists under a tenancy agreement
Proposal to another; discourse
MPI_Abort shuts down all the processes in a given communicator and returns an error code to the invoking environment
reach a decision; "he resolved never to drink again"
{i} goal, aim; intention, objective
propose or intend; "I aim to arrive at noon"
Brief summary of the overarching purpose or primary goal of a program
The overall goal or function of a system
To propose, as an aim, to one's self; to determine upon, as some end or object to be accomplished; to intend; to design; to resolve; often followed by an infinitive or dependent clause
the quality of being determined to do or achieve something; "his determination showed in his every movement"; "he is a man of purpose"
simple statement of the reason that a unit of the national park system was created These statements are broad goals generally derived from the enabling legislation or legislative history They are used to guide development of more detailed visions and management plans for an area
Purpose is the feeling of having a definite aim and of being determined to achieve it. The teachers are enthusiastic and have a sense of purpose. see also cross-purposes
- In proposal writing, the "purpose" is the same thing as a "goal "
Instance; example
amaç
objective

The men achieved their objectives. - Erkekler amaçlarına ulaştı.

amaç
purpose

Atomic energy can be utilized for peaceful purposes. - Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.

Allocate a room for research purposes. - Araştırma amaçları için bir oda ayırın.

amaç
object

The men achieved their objectives. - Erkekler amaçlarına ulaştı.

amaç
aim

Education aims to develop potential abilities. - Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.

She aimed to become an actress. - O bir aktrist olmayı amaçladı.

amaç
goal

We always have to make efforts to reach our goals. - Amaçlarımıza ulaşmak için her zaman çaba harcamak zorundayız.

They will have achieved their goal. - Onlar amaçlarına ulaştılar.

amacı belirten söz
shibboleth
amacı belirten söz
word or pronunciation used only by members of a specific group or class
amacı belirten söz
word or phrase characteristic of a particular group or ideology
amacı ne
What makes him tick
amacı olan
tendentious
amacı olmak
have in one's sights
amacı uğruna tehlikeyi göze alma
brinkmanship
amaç
intention

Their intentions are obvious. - Onların amaçları açıktır.

I need to know your intentions. - Amaçlarını bilmem gerekiyor.

amaç
target
amaç
{i} will

They will have achieved their goal. - Onlar amaçlarına ulaştılar.

amaç
{i} cause

We're here for a good cause. - Burada iyi bir amaç için buradayız.

amaç
point

What's the point in doing that? - Onu yapmada amaç nedir?

With all due respect, I think they both had valid points. - Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.

amaç
{i} dream
amaç
aim, goal, intention, objective, purpose, target, intent
amaç
scope
amaç
ideal
amaç
{i} idea
amaç
{i} intent

Their intentions are obvious. - Onların amaçları açıktır.

I need to know your intentions. - Amaçlarını bilmem gerekiyor.

amaç
higher
amaç
selective
proje amacı
(Politika, Siyaset) project purpose
amaç
end

Atomic energy can be used for peaceful ends. - Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.

amaç
function
amaç
sake
amaç
use

This room is used for various purposes. - Bu oda birçok amaçla kullanılır.

Special forces are used for special purposes. - Özel kuvvetler özel amaçlar için kullanılır.

amaç
the purpose
amaç
to aim
amaç
goal of
amaç
sense
amaç
(Hukuk) objective, purpose, aim, objective
amaç
mission
amaç
bourn
amaç
destination

Tom and Mary finally reached their destination. - Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar.

Truth is a goal, not a destination. - Gerçek, bir hedef değil, amaçtır.

amaç
wherefore
amaç
{i} design

It wasn't designed for that purpose. - Bu, o amaç için tasarlanmadı.

amaç
{i} bourne
amaç
{i} view
amaç
{i} Terminus
amaç
{i} turn
amaç
{i} consummation
amaç
{i} drift

Many people drift through life without a purpose. - Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.

amaç
{i} meaning

I've been meaning to fix that leak. - O sızıntıyı gidermeyi amaçlıyorum.

bu direktifin amacı ...dır
(Hukuk) the purpose of this directive is to
güvenlik amacı
safety objective
güvenlik amacı
(Askeri) security objective
kâr amacı gütmeyen
nonprofit, benevolent
kâr amacı gütmeyen
nonprofit
küçümseme amacı ile değil
no disparagement intended
küçümseme amacı ile değil
no disparagement
otomasyon iş amacı
(Ticaret) automation business goal
program amacı muhtırası
(Askeri) program objective memorandum
savaş amacı
(Hukuk) animus belli
tek amacı olan
single-minded
tek amacı olan
single-hearted
tek amacı olan
single purposed
tek amacı olan
single-eyed
tek amacı olma
singleness of purpose
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение amacı в Турецкий язык Турецкий язык словарь

amaç
Hedef: "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır."- Anayasa
amaç
Gaye: "Kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiliğinden dağılmış sayılır."- Anayasa
amaç
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat: "Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz."- Anayasa
amaç
Hedef
amaç
Gaye
amaç
Erek
amaç
Erişilmek istenilen sonuç, maksat
ÂMÂÇ
(Osmanlı Dönemi) f. Saban demiri
ÂMÂÇ
(Osmanlı Dönemi) Hedef, nişan tahtası
amacı
Избранное