I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility of other alternatives.
- Diğer alternatiflerin ihtimalini düşünmek için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
We need to find alternatives.
- Alternatifler bulmamız gerek.
Is there no alternative to what you propose?
- Teklif ettiğine alternatif yok mudur?
The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
Tom proposed an alternate plan.
- Tom alternatif bir plan önerdi.
Books are my alternate reality.
- Kitaplar benim alternatif gerçekliğimdir.
I suppose we have no choice.
- Sanırım alternatifimiz yok.
I gave Tom no choice.
- Tom'a hiçbir alternatif sunmadım.
A low pressure area covers all of Scandinavia with alternating wind and rain.
- Bir alçak basınç alanı rüzgar ve yağmur alternatifi ile İskandinavya'nın tümünü kapsar.