Ona karşı duygularımız karışık.
- Our feelings towards him are mixed.
Film karışık eleştiriler aldı.
- The film received mixed reviews.
Pirinç, bakır ve çinkodan oluşan bir alaşımdır.
- Brass is an alloy of copper and zinc.
Dökme demir, bir demir ve karbon alaşımıdır.
- Cast iron is an alloy of iron and carbon.
Sovyetler Birliği ve Batılı Müttefikler arasındaki ilişkiler karmaşıktı.
- Relations between the Soviet Union and the western Allies were mixed.
Karman çorman alıyorum.
- I'm getting all mixed up.
Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.
- Mary mixed the ingredients to make a cake.
Onu başka biriyle karıştırdı.
- She mixed him up with someone else.
Tamamen Asyalı gibi görünmesine rağmen Takahaşi'nin melez olduğunu duydum.
- Although Takahashi looks completely Asian, I've heard he's of mixed blood.
Their pleasure was alloyed with misfortune.