Her türlü zamanımız var.
- We have all kinds of time.
O her türlü spor sever.
- She likes all kinds of sports.
Her türlü grup etkinlikleri vardı.
- There were all sorts of group activities.
Onun yokluğu her türlü söylentiye yol açtı.
- His absence gave birth to all sorts of rumors.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Sergiye her çeşit insan geldi.
- All sorts of people came to the exhibition.