O her sabah koşmaya gider.
- He goes running every morning.
O her sabah koşmaya gider.
- She goes running every morning.
Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir.
- AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
O her birkaç günde buraya gelir.
- He comes here every few days.
Ben günaşırı onu ziyaret ederim.
- I visit him every other day.
Bill günaşırı balık tutmaya gider.
- Bill goes fishing every other day.
Bugün bütün sınıf burada.
- Everyone in the class is here today.
Kütüphanede bütün kitapları okudum.
- I have read every book in the library.
Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
- Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.
Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
- Mary had every reason to be satisfied.