aldat

listen to the pronunciation of aldat
Турецкий язык - Английский Язык
deceive

Thousands of people were deceived by the advertisement. - Binlerce insan, reklam yüzünden aldatıldı.

What bugged me most was having been deceived. - Beni en çok kızdıran aldatılmış olmamdı.

{f} beguiled
palter
{f} hoax

The photo was a hoax. - Fotoğraf bir aldatmacaydı.

I believe that it's all a hoax. - Bütün bunların bir aldatmaca olduğuna inanıyorum.

cheat on

Are you telling me that it's completely normal to cheat on my wife? - Bana karımı aldatmanın tamamen normal olduğunu mu söylüyorsun?

If you cheat on me again, I definitely won't forgive you. - Beni bir daha aldatırsan seni kesinlikle affetmeyeceğim.

finagle
inveigle
befool
{f} deluding

Oh! I'm not deluding myself! - Hay! Kendimi aldatmıyorum.

{f} spoof
{f} befooling
{f} cheat

Tom began to suspect that Mary was cheating on him. - Tom Mary'nin onu aldattığından şüphelenmeye başladı.

It appears that my husband is cheating on me with my friend. I want to tell her: You thieving cat!. - Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:Sen kedi çalıyorsun!.

{f} dupe
{f} paltering
delude
{f} trick

It could've been a trick. - Bu bir aldatmaca olabilirdi.

I shouldn't have tricked you. - Seni aldatmamalıydım.

{f} beguiling
{f} cheating

The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them. - Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.

Tom won't ever be able to forgive Mary for cheating on him. - Tom onu aldattığı için asla Mary'yi affedemeyecek.

defraud
hoodwink

How could I hoodwink him? - Onu nasıl aldatabilirim?

humbug
aldat
Избранное