Hava kötü olduğu halde geldi.
- He came even though the weather was bad.
Kendisi polis olmasına rağmen hırsızlardan korkuyor.
- Even though he's a policeman, he's afraid of thieves.
Arkadaşım bir vejetaryen olmasına rağmen, çorbada biraz et olduğunu ona söylemedim.
- Even though my friend was a vegetarian, I didn't tell him that the soup had some meat in it.
Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
- Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
Bunu sevmesen bile, yemelisin.
- Even though you don't like this, you must eat it.
Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
- Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
Tom takımda olsa bile, o sadece yedek kulübesinde bekler.
- Even though Tom is on the team, he's just a bench warmer.