alıkoyma

listen to the pronunciation of alıkoyma
Турецкий язык - Английский Язык
interception
stay
retention
preclusion
stoppage
retardation
detention
constraint
(Ticaret) retension
withheld
(Havacılık) holding
attachment
detain

Don't let me detain you. - Seni alıkoymama izin verme.

(Nükleer Bilimler) retain
alıkoymak
detain
alıkoymak
{f} withhold
alıkoymak
hinder
alıkoymak
preclude
alıkoymak
intercept
alıkoymak
{f} restrain
alıkoymak
stay
alıkoymak
{f} check
alıkoymak
(Politika, Siyaset) refrain
alıkoymak
keep

What's the best way to keep yourself from yawning? - Kendinizi esnemekten alıkoymak için en iyi yol nedir?

alıkoymak
impede
alıkoymak
abduct
alıkoymak
prevent
alıkoymak
avoid
alıkoymak
deter
alıkoymak
block
alıkoymak
continue
alıkoymak
put off
alıkoy
{f} retaining
alıkoy
detain

My boss detained me more than 30 minutes. - Patronum beni 30 dakikadan daha fazla alıkoydu.

Don't let me detain you. - Seni alıkoymama izin verme.

alıkoy
abduct
alıkoymak
debar
alıkoymak
stop
alıkoymak
{f} retain
alıkoy
restrained
alıkoymak
hold
alıkoy
restrain
alıkoy
debar
alıkoymak
retard
alıkoymak
constrain
alıkoymak
stick
alıkoymak
to arrest
alıkoymak
disable
alıkoymak
to hold (someone) in (a place) for a while
alıkoymak
deforce
alıkoymak
to set aside, reserve
alıkoymak
to keep, to keep back; to detain, to delay; to hinder, to stop, to prevent, to deter
alıkoymak
to keep, detain, prevent (someone) from (doing something)
alıkoymak
keep from
alıkoymak
delay
alıkoymak
incapacitate
alıkoymak
keep in
alıkoymak
hold up
haksız alıkoyma tazminat davası
action of trover
malını alıkoyma
detainer
Турецкий язык - Турецкий язык
Alıkoymak işi
Alıkoymak
tutmak
alıkoymak
Mâni olmak, engel olmak: "İki güne yakın bir zaman yalnız su vererek oradan oraya koşturulmuş hayvanı, hangi kuvvet ağzına yanaşmış yiyeceği kapmaktan alıkoyar?"- R. N. Güntekin
alıkoymak
Mahrum etmek: "İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar."- H. R. Gürpınar
alıkoymak
Bir süre için bir yerde tutmak
alıkoymak
Ayırıp saklamak
alıkoymak
Mani olmak, engel olmak
alıkoymak
Mahrum etmek
alıkoymak
Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak: "Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu."- R. N. Güntekin
alıkoymak
Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak
alıkoyma
Избранное