I was the recipient of a large settlement.
- Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.
What a strange message! There is no sender and no recipients either.
- Ne garip bir mesaj! Herhangi bir gönderen veya alıcı da yok.
Tom fixed Mary's satellite receiver.
- Tom Mary'nin uydu alıcısını tamir etti.
Flattery corrupts both the receiver and the giver.
- Dalkavukluk hem alıcıyı hem de vericiyi bozar.
Tom is an impulsive buyer.
- Tom düşüncesiz bir alıcı.
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.
I was the recipient of a large settlement.
- Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.
Mary earns a lot of money and has a glamorous lifestyle.
- Mary çok para kazanır ve göz alıcı bir yaşam tarzına sahiptir.
Tom was so flamboyant.
- Tom oldukça göz alıcıydı.
Allı dağlar yücedir.