It takes a lot of time to get used to married life.
- Evlilik hayatına alışmak uzun zaman alır.
It'll take some time to get used to wearing a wig.
- Peruk takmaya alışmak biraz zaman alacak.
I am in the habit of taking a walk every day.
- Her gün yürümeye alışkınım.
He was in the habit of taking a walk before breakfast every morning.
- Onun her sabah kahvaltıdan önce yürüme alışkanlığı vardı.
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
Whenever she goes shopping, she ends up buying more than she can afford.
- O ne zaman alışverişe gitse, kendini gücünün yettiğinden daha fazlasını alarak bitirir.
His new book met with a favorable reception.
- Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
People just need time to adjust to the new environment.
- İnsanların yeni çevreye alışmak için sadece zamana ihtiyacı var.
It always takes time to get used to a new place.
- Yeni bir yere alışmak her zaman zaman almaktadır.
It took me a long time to get used to the noise.
- Gürültüye alışmak uzun zamanımı aldı.
It always takes time to get used to a new place.
- Yeni bir yere alışmak her zaman zaman almaktadır.
It'll take some time to get used to living here.
- Burada yaşamaya alışmak biraz zaman alacak.
It seems like it will take me a while to get accustomed to life here.
- Buradaki hayata alışmak biraz zamanımı alacak gibi görünüyor.
It'll take some time to get used to wearing a wig.
- Peruk takmaya alışmak biraz zaman alacak.
It always takes time to get used to a new place.
- Yeni bir yere alışmak her zaman zaman almaktadır.
she got in a little fender bender the first month, but i think she's getting the hang of it now.