Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

alâmet

listen to the pronunciation of alâmet
Турецкий язык - Английский Язык
sign
{i} sign
omen

His laziness was a bad omen for the future. - Onun tembelliği gelecek için kötü bir alâmetti.

I always thought that suffering a heart attack was an omen of death. - Ben her zaman kalp krizi geçirmenin bir ölüm alameti olduğunu düşündüm.

monstrous, enormous
mark
sign, mark, symbol; omen, portent
sign, mark, symbol
symbol
augury
presage
prognostication
portent
characteristic
manifestation
stamp
augury
omen

His laziness was a bad omen for the future. - Onun tembelliği gelecek için kötü bir alâmetti.

I always thought that suffering a heart attack was an omen of death. - Ben her zaman kalp krizi geçirmenin bir ölüm alameti olduğunu düşündüm.

prognostic
boding
auspice
{i} miracle
note
augur
alamet-i farika
trademark signs-i
alamet olmak
to augur
alâmet olmak
augur
alâmet olmak
bode
Hayra alamet değil
It augers no good, It bodes no good
hayra alamet
it augurs well
hayra alâmet olmak
augur well
hayra alâmet olmak
be a good omen
hayra alâmet olmak
bode well
hayra alâmet olmamak
bode ill
hayra alâmet olmamak
augur ill
hayra alâmet olmamak
be a ill omen
Турецкий язык - Турецкий язык
(Hukuk) Belirti, iz, nişan
(Osmanlı Dönemi) İz, nişân, işâret
(Osmanlı Dönemi) belirti, işaret, nişan
Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan şey
Belirti, işaret, iz, nişan: "Komşunun kızında da, bir zamandır, sabırsızlık, taşkınlık alametleri çoğalmıştı."- R. H. Karay
Belirti, işaret, iz, nişan
im
(Osmanlı Dönemi) MENAİR
alâmet
Избранное