Meksika ordusu eylem tehdidinde bulundu.
- The Mexican army threatened action.
Avukat eylemin rotasını belirledi.
- The lawyer determined his course of action.
Hükümetin etkinlikleri dünya çapında kınandı.
- The government's actions were condemned worldwide.
Başka ülkelerin işgali utanç verici bir etkinliktir.
- The invasion of other countries is a shameful action.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
Tom, savaş sırasındaki eylemleri için pişmanlık duymaya başladı.
- Tom began to experience remorse for his actions during the war.
Onun davranışları beni rahatsız ediyor.
- Her actions disturb me.
Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız.
- We judge ourselves by our intentions and others by their actions.
Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir.
- AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
Hareketleri ile sözleri tutarsız.
- Her actions are inconsistent with her words.
Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı.
- The actions she took were too careless, and she was left defenseless.
Resmi bir işlem yapılmadı.
- No formal action was taken.
Leyla, üç çocuğunun velayetini almak için yasal işlem başlattı.
- Layla launched a legal action to gain custody of her three children.