He sprang from one of the best families in the north.
- O, kuzeydeki en iyi ailelerin birinden gelmiştir.
Monopoly is a popular game for families to play.
- Monopoly ailelerin oynaması için popüler bir oyun.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
Practically every family has a TV.
- Neredeyse her ailede televizyon var.
Tom's expensive tastes put a strain on the family's finances.
- Tom'un pahalı zevkleri ailenin mali durumuna bir yük oluyordu.
What's your favorite oldies song?
- Favori aile şarkın nedir?
By example, parents should teach their children kindness.
- Aileler çocuklarına örnek ile kibarlığı öğretmeli.
My parents taught me to be a kind person.
- Ailem bana nazik bir insan olmayı öğretti.
Her parents didn't approve of her relationship with him.
- Ailesi onun onunla olan ilişkisi onaylamadı.
Sami had a good relationship with his family.
- Sami'nin, ailesiyle iyi bir ilişkisi vardı.
Sami was arrested for domestic violence six times.
- Sami aile içi şiddet nedeniyle altı kez tutuklandı.
Everyone has domestic troubles from time to time.
- Herkesin zaman zaman ailevi sorunları olur.