Pardon me, where is your restroom?
- Afedersiniz, tuvaletiniz nerede?
Pardon me, how do I get to Downing Street from here?
- Afedersiniz ,Downing sokağına burdan nasıl ulaşırım?
Sorry. I didn't mean to bother you.
- Afedersiniz. Sizi rahatsız etmek istememiştim.
Excuse me, who is this woman?
- Afedersiniz, bu kadın kim?
Excuse me, is this seat taken?
- Afedersiniz, burası dolu mu?
Excuse me, is this seat taken?
- Afedersiniz, bu sandalye dolu mu?
Excuse me, who is this woman?
- Afedersiniz, bu kadın kim?
I'm sorry, but I didn't catch what you said.
- Affedersiniz fakat söylediğinizi anlamadım.
I'm sorry, could you say that again?
- Affedersiniz, onu tekrar söyler misiniz?
Excuse me. Can you direct me to the nearest subway station?
- Affedersiniz. Beni en yakın tramvay istasyonuna doğru yönlendirebilir misiniz?
Excuse me, can you tell me how to get to Central Park?
- Affedersiniz, Central Park'a nasıl gidebileceğimi bana söyleyebilir misiniz?
I'm sorry, did I do something wrong?
- Affedersiniz, yanlış bir şey mi yaptım?
I'm sorry, I've forgotten your name.
- Affedersiniz, adınızı unuttum.
Excuse me, is there a toilet nearby?
- Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
Excuse me. Can you direct me to the nearest subway station?
- Affedersiniz. Beni en yakın tramvay istasyonuna doğru yönlendirebilir misiniz?
Pardon me, I came in because I thought the room was free.
- Affedersiniz, boş olduğunu düşündüğüm için odaya girdim.
Pardon me, what place is this?
- Affedersiniz, burası hangi yerdir.