Planımızın bir sürü ekstra avantajları var.
- Our plan has lots of additional advantages.
Büyük bir şehirde yaşamanın birçok avantajları var.
- Living in a large city has many advantages.
Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
- You must not take advantage of her innocence.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
Bu teknolojinin avantajı nedir?
- What is the advantage to this technology?
O, kibarlığından faydalandı.
- She took advantage of his kindness.
Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.
- He saw no advantage in waiting any longer.
Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim.
- Let's take advantage of the vacation to go on a hike.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
- John took advantage of Bill's weakness.
Ama ondan başka bir çıkarım vardı.
- But I had another advantage in it.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
The enemy had the advantage of a more elevated position.
... In your last book, "Outliers," you spoke about the advantages ...
... of advantages and disadvantages in that conflict. ...