O ithal bir araç sürer.
- She drives an imported car.
Onlar dükkânda ithal mallar satıyorlar.
- They sell imported goods at the shop.
Bu, Malezya'dan ithal edilmiş bir ham maddedir.
- This is a crude material imported from Malaysia.
Tom ithal edilmiş bir arabayı kullanıyor.
- Tom drives an imported car.