That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
Tom has perfect pitch.
- Tom'un mükemmel adımı var.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.
- Sami, babasının tıp okulundaki adımlarını takip etmeyi düşündü.
The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
- Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
The traffic crept along at a snail's pace.
- Trafik adım adım ilerledi.
They stepped a few paces forward.
- Onlar ileriye doğru birkaç adım attılar.
The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
- Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
I wish I'd never stepped foot in this house!
- Keşke bu eve adım atmasaydım!
You must learn step by step.
- Adım adım öğrenmelisin.
Step by step, he descends the stairs.
- Adım adım, merdivenlerden iner.
Retrace your steps and maybe you'll find your keys.
- Adımlarını tekrar izle, belki anahtarlarını bulursun.
Tom retraced his steps.
- Tom adımlarını yeniden izledi.
The first step is the hardest.
- İlk adım en zor olanıdır.
Let's do this as a first step.
- İlk adım olarak bunu yapalım.
Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.
- Sami, babasının tıp okulundaki adımlarını takip etmeyi düşündü.
The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
- Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
The new year is coming with long strides.
- Yeni yıl uzun adımlarla geliyor.