Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
- I am sure you will take an active role in your new position.
Bayan Klein 80 yaşın üzerinde, ama hâlâ çok aktif.
- Mrs Klein is over 80, but she's still very active.
Etkin olmak zorundasın.
- You have to be active.
Şu anda, bu alanda etkin silahlı çatışma yok.
- Currently in this area there are no active hostilities.
Kent etkinlikle doluydu.
- The town was full of activity.
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
- Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
Öğrenme muhtemelen hemen hemen katıldığımız her faaliyette yer alır.
- Learning probably takes place in virtually every activity in which we take part.
O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.
- She devoted herself to the volunteer activity.
Cumhuriyetçi Parti'de faaliyet gösterdi.
- He became active in the Republican Party.
Fadıl, Facebook'ta faaldir.
- Fadil is active on Facebook.
Borsa çok hareketlidir.
- The stock market is very active.
Sami aktif olarak gizlice Leyla'yı takip ediyordu.
- Sami was actively stalking Layla.
1859'dan itibaren, Amerika'dan Protestan misyonerler gelmeye başladı ve Katolik ve de Rus Ortodoks kiliseleri de misyonerlik çalışmalarına aktif olarak dahil oldular.
- From 1859, Protestant missionaries from America started to arrive, and the Catholic and Russian Orthodox churches also became actively involved in missionary work.
Neden odun kesmekten büyük zevk alan bu kadar çok insan olduğunu biliyorum. Bu aktivitede sonuçları hemen anında görürsünüz. -- Albert EINSTEIN
- I know why there are so many people who love chopping wood. In this activity one immediately sees the results. -- Albert EINSTEIN
Tom hiçbir beyin aktivitesi işareti göstermiyor.
- Tom is showing no signs of brain activity.
Favori yaz etkinliğin nedir?
- What's your favorite summer activity?
Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?
- What activity do you spend most of your time doing?
Tatoeba, yalnızca imajını kötülemek ve faaliyetini aşağılamak isteyenleri işbirlikçi olarak kabul etmemeli.
- Tatoeba should not admit as collaborators those who only wish to denigrate its image and demean its activity.
Tom hiçbir beyin aktivitesi işareti göstermiyor.
- Tom is showing no signs of brain activity.
Liisa aktif ve enerjik bir genç kadın.
- Liisa is an active and energetic young woman.
Tylenol'da etken madde nedir?
- What is the active ingredient in Tylenol?
Aspirindeki etken madde nedir?
- What is the active ingredient in aspirin?
specifically, of a volcano Being an active volcano.
an active remedy.
Pit row was abuzz with activity.
Quilting can be a fun activity.