İnsanlar yoksulluğa karşı mücadele etti.
- People struggled against poverty.
İki taraf, sıcak yaz güneşinde saatlerce mücadele ettiler.
- The two sides struggled for hours in the hot summer sun.
Bir savaş işareti yok.
- There's no sign of a struggle.
Tom ve Mary sonunda kavuşabilmek için savaştılar.
- Tom and Mary struggled to make ends meet.
Tom nasıl hissettiğini ifade etmek için çabaladı.
- Tom struggled to express how he felt.
Tom kazadan sonra tekrar yürümek için çabaladı.
- Tom struggled to walk again after the accident.